24 Kasım 2011 Perşembe

Tarif No:2 Fransız Usulü Soğan Çorbası

Fırsat bu fırsat dedim eşimin eve geç geleceği haberini alır almaz Özlem'e telefon ettim. Gel dedim, gel de bloga yemek yapalım. Diyetteyiz ya ona göre bişey seçtik. Çorba olsun, tamam, hiç denemediğim bir çorba olsun, o da tamam, o zaman soğan çorbası olsun. Hani şu fransızların soğan çorbası. Tarif, Mastering the Art of French Cooking-Julia Childs kitabından adapte edilen bir tarif. Bu arada bu kitap ile ilgili Julie & Julia filmini de şiddetle tavsiye ederim. Yüz güldüren cinsten, Meryl Streep hayranlığını ikiye katlıyor olması da cabası.

Yemeğin adından da anlaşılacağı üzere ana malzememiz soğan. Yemek Fransız usulü olacak. Özlem'in dediğine göre Fransa'da tüm restoranlarda müşteriler tarafından sıkça sipariş ediliyor ve bu yüzden garsonların taşıdığı tepsilerden yayılan misler gibi kokusu ile sizde de ısmarlama arzusu doğuruyormuş. Ben söyleyenin yalancısıyım diyemicem çünkü gerçekten harika kokuyor. :)

Malzemeler:
- 6 kişilik
Amerikan cup ölçüsü yazmak zorundayım. 1 cup yaklaşık 225 gr ediyor ancak kuru, sıvı malzeme fark eder biliyorsunuz o yüzden bizim klasik su bardaklarımız da aynı ölçüyü veriyor aklınızda bulunsun.
5 cup ya da 6 orta boy ince kıyılmış soğan
3 tatlı kaşığı tereyağ
1 tatlı kaşığı kadar zeytinyağı
1/2 tatlı kaşığı tuz (daha sonra zevkinize göre ilave yapılabilir)
1/4 tatlı kaşığı şeker (soğanların kahverengileşmesine yardımcı olacak)
3 tatlı kaşığı un
1 et bulyon
8 cup su
Taze çekilmiş tane karabiber

Üzeri için:

Rendelenmiş kaşar, gravyer vs. peynir
6 dilim baget ekmeği


Gelelim yapılışına. Tereyağını ve zeytinyağını bir tencereye alıyoruz, eritiyoruz. İnce kıyılmış soğanlarımızı ekliyoruz.

Her tarafı yağ ile kaplanacak biçimde karıştırıp kapağını kapatıyoruz, 15 dakika kısık ateşte unutuyoruz.

Siz de bu arada bizim yaptığımız gibi çorbanın yanında yemek için güzel bir salata hazırlayabilirsiniz mesela. 15 dakika sonra kapağı açıp, ateşi hafif arttırıyoruz ve tuzunu, şekerini koyuyoruz. Soğanları çevire çevire, yavaş yavaş, karamelize oluncaya denk pişiriyoruz. Bu kısmı hızlı geçmiyoruz zira soğanın tüm aroması bu aşamada ortaya çıkıyor, çorbamızı mahvetmek istemeyiz.

Soğanlarımız tamamen karamelize oldularsa 3 tatlı kaşığı unu ekleyip iyice kavuruyoruz ve akabinde önceden erittiğimiz et suyu bulyon ile beraber suyumuzu yavaş yavaş ilave ediyoruz, ekstra tuz ve karabiber ekliyoruz ve yine 30 dakika kadar pişiriyoruz. Çorbamız kenarda pişerken dilimlediğimiz baget ekmeklerinin üzerine peynirini rendeleyip koyuyoruz ve fırına veriyoruz. Peynirler iyice eriyip kızarıncaya kadar çorbamız da pişmiş oluyor. Çorbamızı kaplara bölüştürüyoruz, üzerine fırından yeni çıkmış ekmekleri koyuyoruz. Fransız versiyonunda ekmekleri fırınlamadan çorbanın üzerine koyup sonra fırına veriyorlar ama biz böyle tercih ettik, hem ekmek birdenbire yumuşamadı, hem de zamandan tasarruf sağladık. Herkese afiyet olsun.

21 Kasım 2011 Pazartesi

Tarif No:1 - İçli Köfte

İlk tarifimiz ne olsun, ne olsun diye düşünüp dururken hepimizin aklına mutfak ekibimizden sevgili Pınar'ın annesinin yaptığı içli köfteler geldi. Yemesi kolay, yapması zahmetli bu harika yemek, blogumuzun ilk tarifi. Öncelikle İçli Köfte nedir ne değildir hakkında bir iki şey yazmak isterim zira insan yediğinin ne olduğunu bilmeli diye düşünüyorum. İçli köfte aslen Arap mutfağına ait bir yemekmiş ve orginal adı "Kibbe" imiş. Türkiye'de Kahramanmaraş, Mardin, Diyarbakır, Hatay, Gaziantep ve Adana yörelerinde yapılmakta imiş.İki tür pişirme tekniği mevcut, haşlama veya kızartma. Biz haşlama yaptık. Hem daha hafif, hem daha sağlıklı ve bence çok daha lezzetli. Gelelim tarife.
Malzemeler:
Dışı için:

2 su bardağı köftelik bulgur
1/2 su bardağı irmik
1 yumurta
1 kaşık un
İçi için:
1/2 kilo kıyma
3 orta boy soğan
1 tatlı kaşığı biber salçası
1/2 tatlı kaşığı domates salçası
Maydanoz
Kırmızı pul biber
Tuz
Üzeri için:
Tereyağ
Kırmızı biber


Genişce bir kaba bulgur, irmik ve tuzu koyuyoruz. Üzerine bire bir bulgur ölçüsünde kaynar su ilave ediyoruz. Yani 2 bardak. Üzerini örtüyoruz ve 15 dakika kadar bulgurlu karışımın şişmesini bekliyoruz. Bu sırada içini hazırlayabiliriz. 3 soğanı ince ince kıyıyoruz. Sıvı yağda öldürüyoruz, kıymayı ekliyoruz, kavuruyoruz. Kıymanın rengi döndükten sonra salçayı, tuzunu ve kırmızı pul biberi koyuyoruz. Kavurma işlemi tamamlandıktan sonra üzerine kıyılmış maydonuzu ilave ediyoruz. İçimiz hazır. Gelelim dışa. 15 dakika geçti, bulgur şişti. Bu aşamadan sonrası bayağı zor, itiraf ediyorum. Bulgura, unu, yumurtayı ilave ediyoruz. Ve yoğurmaya başlıyoruz. Çok yumuşak olmayan bir hamur haline gelene kadar yoğuruyoruz. Yoğurma işlemi tamamlandıktan sonra elimize cevizden biraz buyuk parçalar alıp yuvarlıyoruz. İşaret parmağımız ile yuvarlağa açtığımız deliği kenarlarını inceltecek şekilde genişletiyoruz. Mümkün olduğu kadar ince açmaya çalışın çünkü öteki türlü çok kalın bir dış yüzey oluyor. Bu açma işlemini yaparken elinizi surekli ıslatmayı unutmayın yoksa karışım yarılıyor bir daha da toparlanamıyor.Tecrübe ile defalarca sabit.

Yeterli incelikte içini oyduğunuz bulgurlu karışımın içine kıymalı karışımdan koyup yine aynı teknik ile, elimizi ıslatarak kapamayı yapıyoruz. Böyle böyle yaklaşık 30 tane içli köfteyi hazırlıyoruz. 30 ideal incelikte açıldığında elde ediliyor, biz bu ölçülerden sanırım 20 tane ancak çıkartabildik. :)
Geldik pişirmesine.Bir tencerede suyu kaynatıyoruz. İçine yeter miktarda tuz ilave ediyoruz. İçli köftelerimizi içine bırakıyoruz. Köfteler dibe batacak, yüzeye çıktığında ise anlayacağız ki köftelerimiz pişmiş.
Üzerine tereyağlı biberli karışım hazırlayıp dökerek servis yapıyoruz. Valla afiyet olsun. Biz yaptık, yedik, bize afiyet oldu.

2011'in kazandırdığı...

Neden bir blog? Benim neyim eksikten yola çıkarak tabii ki. Hakikaten benim neyim eksik, herkes bir blog sahibi dedim ve olabilecek en klasik blog uygulamasında karar kıldım. Yaptığım en iyi şey olduğundan değil ama yapması en zevkli şey olduğundan, yemek tarifleri. Gayet yaratıcılıktan uzak, bari biraz zorlayıcı olsun dedim. Hiç denemediğim 100 yemek tarifini yapayım. Bunu da tek başıma yapmayayım dedim, bir grup deli arkadaşımla yapayım. İşte, öyleydi böyleydi derken ilk yemek tarifini uygulamak için buluştuk. Bundan sonrasında belirli zamanlarda buluşup tarifleri uygulayacak, buradan da yayınlayacağız. Belki çok tutar. :) Kendi adıma tutsun ya da tutmasın 2011 yılının neredeyse en yüz güldüren konusu bu oldu. Hani bana hani bana mutfak ekibim, haydi bakalım başlıyoruz...